ANA SAYFA
12 Eylül evvelinden, 12 Eylül'de yaşayarak bugünlere geldik. Dünyamızda olsun, Türkiye'mizde olsun pek çok şey değişti, gelişti. Dünya dengelen altüst oldu. Tam, "işte bu değişikîikler" derken, körfez krizi yaşandı, o değişiklikler de değişime uğradı. Yani, dünyamız son 5-6 seneyi başdondürücü, akıl, sır almaz olaylarla dolu olarak yaşadı. Dünyadaki bütün bu gelişim, gidişat, değişim, Türkiye'mizi de çok yakından ilgilendiren bir husus olarak bizleri de etkilemekte, siyasi, kültürel, ekonomik, sosyal hayatımızda köklü değişikliklere sebep olmaktadır. Bilindiği gibi, 12 Eylül öncesinde, Ülkemiz komünistler ve onların yerli işbirlikçileri tarafından "emperyalizmin zayii halkası" ilan edilmiş; Devlet varlığımıza, millet ve vatan bütünlüğümüze karşı bir örgütlü istila hareketi başlatılmıştı. Bu hareketin karşısında birtakım devlet güçleri çaresiz, şaşkın, kararsız bir halde bulunurken; ve siyaset adamlarımız ya ahmaklık içerisinde, ya da hainane bir tavırla bu işlere destekçi oldular. İşte bu noktada bir tek milliyetçiler, Milliyetçi Hareketçiler, ülkücüler devlet varlığına, millet ve vatan bölünmezliğine sahip çıkmanın davacıları olarak ortaya çıktılar. Millet hayatımız ve milli . tarihimiz açısından şerefle hatırlanacak ve yazılacak bir mücadeleyi yürüttüler. Gelinen son nokta 12 Eylül'dü ve ne yazık ki, 12 Eylül'de devlet adına hareket edenler veya devletin yönetimini o anda temsil edenier, bu şerelli mücadeleyi yürüten camianın evlatlarını hainlerle aynı kefeye koyarak tartmaya kalktılar. Bugün, Ülkemizde belki komünizm tehlikesi yoktur; ama, dün ülkemizi komünizm adına yürütülen bir örtülü istila ile tehdit eden emperyalizm, bugün kendisine maşa olarak bölücülüğü seçmiş bulunmaktadır, Türkiye'miz bir yandan Yunan destekli oyunların, diğer yandan Ermeni ve Kürtçü tertip ve tehditlerin altında büyük sıkıntılarla karşı karşıya getirilmiş bulunmaktadır. Bugün, Türk milliyetçileri yine dimdik ayaktadırlar, yine aynı ülkücü heyecanıyla devlet varlığı, millet ve vatan bölünmezliği davasının savunucusudurlar. Fakat, bugün, bu konudaki görevi devletten beklemektedirler. Çünkü, dün sırf kendisine yöneltilen düşmanlığa karşı dikildiği için mağdur olan ülkücü camia, bilahare devlet tarafından da mağdur edilmenin ızdırabını yaşamıştır. Türk milliyetçileri bugün, Türk tikir ve siyaset tarihinin en güçlü en haklı ideolojisine sahip bulunmanın ve söyledikleri, getirdiği tezler itibarıyla yakın siyasi tarihin uzak görüşlü, görüşleri kabul gören bir siyasi hareketin temsilcisi olmanın avantajıyla siyaset ve fikir hattmdadırlar. Dünya tarihinin bir mîlletler mücadelesi tarihi olduğu yolundaki iddiaları; insan tabiatına ve insan haysiyetine aykırı bir rejim olan komünizmin bir gün mutlaka itlas etmesinin kaçınılmaz olduğu yönündeki.tezleri; dünyada bir "Dış Türkler" gerçeği bulunduğu ve bir gün muhakkak Türkiye dışındaki Türk dünyasının hürriyet ve demokrasi yolunda yürüyerek bağımsızlıklarını elde edeceğine dair inançları, birer hayalden, fanteziden çıkıp "dünya gerçeği" haline gelmiş bir ideoloji ve siyasi hareketin mensupları olarak, çok dikkatli adımlar atmak, kazandığımız bu avantajı çok iyi kullanmak ve eğer 21. yüzyılda lider bir Türkiye istiyorsak, siyasi kadrolarımızı en kısa zamanda iktidara taşımak mecburiyetindeyiz. İşte, 12 Eylül'ün üzerinden geçen bunca yıl sonunda siyasi bakımdan, fikir hareketi olarak geldiğimiz nokta budur. Peki, bu noktadan geriye doğru bazı hatırlatmaları zaman zaman yapmakta, zaman zaman fikir ve siyaset hareketimizin yıllar içindeki gelişimine göz atmakta; yaşanılan olayları ve devreleri gözden geçirmekte fayda yok mudur? Şüphesiz ki, bu işi yapmanın büyük faydası vardır. En azından o zamanın belgelerini, bilgilerini bir araya toplayıp günümüze aktarmakla, harekete yeni katılan gençlere o günlerin mücadele ortamıyla ilgili bir görüş açısı sağlamak büyük fayda getirecektir. Bugünün ülkücüleri, 15-20 yıl öncesinde ülkücülerin neler dediğini, nelerin mücadelesini yapmış olduklarını okuyup aniamak imkanı bulacaklardır. Almanya'daki kardeşlerimiz, bu ölçüler içerisinde eskiden zaman zaman baskıları yapılmış bazı kitaplarımızı basmak istediklerini söylediklerinde, beiirttiğim mülahazalarla bu girişimlerini memnuniyetle karşıladım. "Bunalımdan çıkış yolu", "Ülkücülük", "Milliyetçilik" isimli kitapları ve MHP'nin 1979 yılındaki Kurultay'ının açılışında ve kapanışında yapmış olduğum konuşmaları ihtiva eden kitapçığı, okuyucular bu ölçü içerisinde ele almalıdırlar. Bu kitaplarda yer alan konuların bir çoğu o tarihlerde verilen konferanslardan, seminerlerden, kongre konuşmalarından yapılmış derlemelerdir. Okunurken 12 Eylül öncesi tarihler ve o zamanın şartları göz önünde bulundurularak değerlendirilmelidir. Bu kitapların yeniden hazırlanıp, basılmasında emeği geçen arkadaşlarıma çok teşekkür ediyorum. Saygılarımla. Alparslan TÜRKEŞ
 
 


SİZCE KİM DAHA YAKIŞIKLIDIR
ALPARSLAN ÇELİK
KENAN İMİRZALIOĞLU
BRED PİTT

(Sonucu göster)


 
MEHMET ALPARSLAN ÇELİK Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol